Haber

Adıyaman’da deprem psikolojisi: ‘Destek hizmetleri artırılmalı’

ADIYAMAN – Maraş depreminin yıl dönümünde Adıyaman’da genç nüfusun büyük bir kısmı göç etti. Uzmanlara göre hem kent hem de halk açısından güzelleştirme süreci henüz başlamadı.

İyileşme süreci, depremden etkilenen kişilerin ‘temel ihtiyaçları’ karşılandıktan sonra psiko-sosyal olarak güçlendirilmesini ve yeniden yapılanma aşamasına geçişe hazırlık yapılmasını içermektedir. Ama Adıyaman’da durum böyle değil. Şehre baktığımızda ağır hasarlı pek çok bina hâlâ yıkılmamış, yıkımlar da çok yavaş ilerliyor. Bu durum kişilerin sürekli beyin sarsıntısı travmasına maruz kalmasına ve aslında normal hayata geçmesine engel teşkil etmektedir.

Adıyaman’da depremin ilk günlerinden bu yana görev yapan Psikolog Ayça Anı Atılbaz ve sosyal hizmet uzmanı Birhat Avcı, depremin bir yılını değerlendirdi.

‘DEPREM BİTMEDİ, DEVAM EDİYOR’

Avcı, Adıyaman’da çocuk, yaşlı ve engelli gruplarıyla çalışıyor. Buradaki durumun pek de iç açıcı olmadığını vurgulayan Avcı, şu ifadeleri kullanıyor: “Deprem sonrasında süreç birkaç aşamadan geçiyor. Bu aşamaları müdahale, adaptasyon ve yeniden inşa olarak sıralayabiliriz. Ancak geriye dönüp baktığımızda işin sonuna baktığımızda Adıyaman’da 1 yıldır maalesef güzelleştirmenin ötesine geçemedi, hatta bazı yerlerde güzelleştirme bile “Süreç başlamadı demek yanlış olmaz. Öte yandan deprem sonrası toparlanmanın ve yeniden yapılanmanın en önemli unsuru, depremden etkilenen bireylerin sürece dahil edilmesi ve pasif değil, aktif bireyler haline gelmesidir.”

Bir konteyner alanında yürütülen sosyal hizmet çalışmasının, o konteynerde yaşayan insanların özgünlüğüne ve çeşitliliğine uygun şekilde yapılması gerektiğini vurgulayan Avcı, “Fakat bugün ne yazık ki her yerde aynı çalışmanın yapıldığını görüyoruz. Tek bir program aracılığıyla bu durum depremden etkilenenlerin psiko-sosyal destek süreçlerine dahil ediliyor.” İnsanların çalışmasına engel teşkil etmekte ve insanların sosyal destek sistemine ulaşmasında zorluklar yaratmaktadır. Diğer bir durum ise alanda yeterli profesyonel kadronun bulunmaması ve mevcut profesyonel kadronun iş yükünün fazla olması nedeniyle verimli çalışamamasıdır. Mesela 1000 kişilik bir konteyner alanında 3 sosyal hizmet uzmanının olması ne kadar verimli? Bu sorunun cevabının verimli olmayacağı nettir diye düşünüyorum. Ancak yukarıda saydıklarımdan bile bu kentte depremin bitmediğini, deprem sürecinin devam ettiğini anlıyoruz. Her sabah yıkılan binaların sesiyle uyanan ya da balkona çıktığında yıkılan bir binanın tozuna maruz kalan insanın ruhu. “Sağlık ne kadar iyi olabilir? Burada yaşayan insanların ruh sağlığını ve şehrin durumunu anlatmak için bu kadarını söylemek yeterli olur sanırım” dedi.

ENGELLİ BİREYLER

Depremde çocuk, kadın, yaşlı, engelli gibi kümelerin dezavantajlı kümeler olarak anıldığını ancak artık toplumun hemen hemen her kesiminin dezavantajlı durumda olduğunu belirten Avcı, şöyle devam etti: “Tabii ki kısaca bahsedebiliriz. Dezavantajlı kümelerin yaşadığı kendine özgü sorunlar yine yaşandı.Depremin ardından Adıyaman genelinde 58 konteynerin alanı açıldı. Konteyner yerleşimleri ve konteynerlerin fiziksel koşulları hemen hemen aynıdır. Konteynerlere erişim ve konteyner içindeki yaşam koşulları özellikle engelliler için oldukça zorlayıcı olabiliyor. Hayatımızda çok da zorlayıcı olmayan konteyner giriş yüksekliği engelli bir birey için oldukça zorlayıcı olabiliyor.”

Birhat Avcı

YAŞLI BİREYLER

Konteynerlerde yaşayan yaşlıların durumunu değerlendiren Avcı, “Deprem öncesinde yaşlılar aslında evlerinde, sokaklarında, mahallelerinde kendi iç sosyal destek mekanizmalarını oluşturmuştu. Ancak deprem sonrasında bu sosyal destek mekanizmaları çöktü.” Günümüzde konteynerlerdeki yaşlı bireyler sosyalleşecek alanlardan mahrum kalıyor, günlerinin neredeyse çoğunu konteynerde tek başına geçiriyor, bu da psikolojik ve fizyolojik sorunları beraberinde getiriyor” dedi.

Bölgede genç ve ergen grubuna yönelik çalışmaların oldukça sınırlı olduğunu belirten Avcı, “Genç ve ergen grubunun bu sosyal pekiştirme mekanizmalarına ulaşamaması veya erişememesi, bu grubun gelişim sürecini olumsuz etkiliyor. Özellikle , sosyal alan yetersizliği, gençlerin bir araya gelebileceği alanların olmaması bu grubun sorunlarını daha da derinleştiriyor. Aslında her dezavantajlı kümeyi burada detaylandırabiliriz ama bu çok uzun sürer. Kısaca ve genel olarak bu yeterli olabilir. : Sorunlar giderek derinleşiyor, bu sorunlar başka sorunların temelini oluşturuyor. Dolayısıyla deprem öncesi aslında dezavantajlı olan bireylerin bu durumları daha da kronikleşiyor. Dezavantajlı olmayan bireyler ise dezavantajlı duruma düşüyor.” Bu kümelerin desteklenmesinde çok spesifik ve yapılandırılmış bir programın uygulanması önemlidir” dedi.

‘DOĞAL İYİLEŞME SÜRECİ GECİKTİ’

Psikolog Ayça Anı Atılbaz, “Deprem sonrası kentte yaşayan insanların gözle görülür şekilde birçok psikolojik sorun yaşadığını gözlemledik. Artan boşanma oranları, intihar olayları, aile içi şiddet gibi olaylar insanların yaşadığı psikolojik travmaların göstergesidir. Burada özellikle çocuk ve gençlerin yaşadığı gerginlik, travma ve kaygı, uzun vadede ciddi psikolojik sıkıntılara neden olabiliyor. Bu nedenle Adıyaman’da psiko-sosyal yardım hizmetlerine daha fazla önem verilmesi gerekmektedir. Ayrıca deprem sonrası halkın yaşadığı psikolojik sorunlara yönelik bilinçlendirme eğitimleri düzenlenmeli ve psikolojik destek hizmetleri artırılmalıdır. “Uzun vadede bu tür olayların etkisini en aza indirecek kalıcı çözümler üretmek gerekiyor” dedi.

Geçtiğimiz yılı mülteciler ve LGBTİ+ bireyler açısından değerlendiren Atılbaz, “Buradaki mülteci gruplarıyla çalışırken onların süreçte çok fazla ayrımcılığa maruz kaldıklarını fark ediyoruz. Hakları ihlal edildi. Bu yüzden de mağdur edildiler. Aslında dezavantajlıyken bir kez daha dezavantajlı duruma düştüler. Kamplar şehrin çok uzağında kuruldu.” “Ben aslında bu şehrin uzağındaki kampları bir gettoya benzetiyorum. Mültecilerin haklarına erişimi hâlâ çok sınırlı. Bunların arasına hastanelere erişim hakkını ve hukuku da ekleyebilirim. Adıyaman Bebek’te oluşturulan mülteci kentinde eksiklikler var. Tuvalet alanları, çamaşırhane gibi çalışmalar halen devam ediyor” dedi.

Psikolog Ayça Anı Atılbaz

‘TEMEL İHTİYAÇLARA ERİŞEMEZKEN PSİKOLOJİK DESTEK KONUSUNDA KONUŞAMIYORUZ’

Depremzedelerin hâlâ temel ihtiyaçlarına ulaşamadıklarını vurgulayan Atılbaz, “Biz burada hâlâ temel ihtiyaçlar ve hak ihlallerini gidermeye çalışırken manevi destekten söz edemeyiz. Ancak genel perspektife bakarsak 6 Şubat depremi kimsenin hazırlıklı olmadığı bir felaketti. Ama bizi manevi olarak mutlu eden şey dayanışmanın gücüdür. Burada yalnız kalmamanın gücüne hep birlikte tanık olduk. Bunlar zaten baş etme sistemlerimizden biri. Bir yıl içinde şunu öğrendik: Dayanışma ve zor duygularla nasıl başa çıkılacağı. Evet, zor yoldan öğrendiler. Ancak sivil toplumun ya da kurum, kuruluş ve projelerin yönlendirmesiyle insanlar yalnız olmadıklarını gördüler. “Ve kendilerini yeni koşullara adapte edebildiler. Doğal güzelleşme süreci daha hızlı oluyor” dedi.

ergeneajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu